27 Mart 2015 Cuma

EĞER KURTLARDAN KORKMUYORSANIZ...

Oyunun kurtlarla bir alakası yok, yüz kırk beş dakika boyunca bazen sıkıntıdan patladığınız da oluyor ve ayrıca biletler ucuz değil... Ama Matmazel-Gülten Zerrin Tekindor'dan söz ediyoruz! (Yok ben onunla ilgilenmem diyenler için Şükrü'nün kasları da var!)


Oyun Atölyesi'nin oyunlarına -belki de tanıtımları çok iyi yapıldığından ve oyuncuları gerçekten de çok iyi olduğundan- büyük beklentilerle gidiyorum ama nedense oyundan çıktığımda beklentim karşılanmamış oluyor... Hatırlayın, geçen sezon yine Oyun Atölyesi'nin Nehir oyununa gitmiş ve "Bu 'Nehir'e girilir mi?" başlıklı bir yazı yazmıştım. Oyunda Haluk Bilginer, Canan Ergüder ve Ayça Bingöl oynuyordu, ama önce Bilginer tavlamıştı bizi. Ne var ki oyundan büyük hayal kırıklığıyla ayrılmıştım. Belki de bazı sanatçıları gözümüzde çok büyütüyoruz... Bir de hani sinema ve televizyon kolaydır, oyuncunun gerçekten yetenekli olup olmadığı tiyatroda belli olur denir ya, işte Haluk Bilginer için bu sanki tam tersiydi, onu sahnede, beklediğim kadar yetenekli görmeyince hayal kırıklığı yaşamam da işte bundandı...


Şimdi gelelim Oyun Atölyesi'nin geçen cuma gittiğim diğer oyunu olan "Kim Korkar Hain Kurttan?"a... Bu oyunu da geçen sezon ilk kez sahneleniyorken sanat programları, köşe yazarları epey gündeme getirmiş, oyun çok beğenilmişti. Beni bu oyuna çeken bu övgüler ve tabii beraberinde Zerrin Tekindor oldu. Korkmayın, bu sefer Haluk Bilginer'deki gibi bir hayal kırıklığı yaşamayacaktım, zira Zerrin Tekindor televizyondakinden çok daha yetenekliydi sahnede! Hayatımıza Aşk-ı Memnu'nun kibar ve çekingen Avrupai Matmazel'i olarak giren, sonrasında Kuzey Güney dizisinde canlandırdığı anaç-yırtıcı kuaför Gülten ile izleyiciyi tam anlamıyla ters köşeye yatıran, Kurt Seyit ve Şura'da da kısa bir dönem kendine yer bulan Tekindor, gerçekten usta bir oyuncu. Bunu Aşk-ı Memnu'da canlandırdığı karakter ile Kuzey Güney'de canlandırdığı karakterin ne kadar zıt kişilikler olduğundan, ama onun bu işin altından ustalıkta kalktığından da kolaylıkla görmek mümkün zaten.


Bu oyunda ise orta yaşlı Martha'yı canlandırıyor Tekindor... Eşi George da, Tardu Flordun. Sahi, o da epeydir ekranlardan uzak, değil mi? Öyle ya da böyle, Zerrin-Tardu ikilisi sahnede hoş bir çift olmuş. Martha'nın kısa dalgalı saçları, George'un kirli sakalı... Martha'nın deli dolu halleri, George'un asabiyeti... Bunları izlemek hoş. Ne var ki daha oyunun başında, zaman kavramıyla hiçbir derdi olmayan bir oyunu günümüze uyarlayıp "tableti şarja sokma"nın gözümüze bu kadar vurulması biraz yapay kaçtı, yine de sevdik karakterleri.


Üç perdelik, 145 dakikalık "Kim Korkar Hain Kurttan?"da George, Martha'nın babasının üniversitesinde tarih öğretmeni. Martha ve George bir gece saat üçte bir davetten/partiden sonra evlerine dönüyor ve o saatte evlerine misafir olarak üniversitenin yeni genç biyoloji hocası Nick (Şükrü Özyıldız) ve eşi Honey (Nilperi Şahinkaya) geliyor. Bu genç çift kendilerini Martha ve George'un sert ama eğlenceli ilişkilerinin içinde buluyor. Bitti. Bu kadar. Oyunun bir konusu yok. 145 (sayıyla yüz kırk beş) dakika boyunca biz bu dörtlünün hiçbir amaç ve anlam taşımayan diyaloglarını dinlemek zorunda kalıyoruz. Naber nasılsın mı ararsınız, okulda işler nasıl gidiyor mu... Tuvalet neredeydi mi ararsınız, hadi evi gezelim mi... Biz artık kalkalım mı ararsınız, yok canım biraz daha oturun mu... Yazarı Edward Albee olan bu ünlü oyun, Hira Tekindor (Zerrin Tekindor'un oğlu) yönetiminde içeriğinden biraz kaybetmiş, biraz boşlaşmış sanki. Oyunun gerçekten de bir derdi yok. Arada çaktırılan ve finalde kendine yer bulan "çocuk" meselesi haricinde, oyunun merak ettirici hiçbir unsuru yok. Gerilim yok, tansiyon yok. Ucuz bir komedi gibi seyrediyorsunuz oyunu. Bir ara gerçekten çok sıkıldım ve bu oyundan sonra şu iki şeyden emin oldum:

1. Bir oyuna sanat dünyasındaki üç beş kişi övgüyle bahsediyor diye gitme.

2. Eğer önümdeki kaliteli bir komedi değilse ben kesinlikle komediden nefret ediyorum. (Geçen günkü "Kendi kendim(l)e vol. 1" yazımda da bu konuya daha detaylıca değinmiştim.) Beni dram paklar.


Oyunun geneli çok başarılı değil, ama özel olarak harika performanslar izleyebilirsiniz bu oyunda... Örneğin ekranda itici bulduğunuz Nilperi Şahinkaya'yı sevebilir, yakışıklı Şükrü Özyıldız'ın gövdesine şaplaklar atan Martha'nın yerinde keşke ben olsaydım diye düşünebilirsiniz. Ama özellikle iki yetenek var ki... 18. Afife Tiyatro Ödülleri'nde "Yılın En Başarılı Erkek Oyuncusu" ve "Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu" ödüllerini kazandı Tardu Flordun ve Zerrin Tekindor... Tekindor gerçekten muhteşem... Arada bir Kuzey Güney'deki o deli dolu Gülten hallerini anımsatsa da ve sanki karşımızdaki Gülten'miş gibi hissetsek de, kadın kesinlikle döktürüyor sahnede... O kahkahaları, o hareketleri... Yani zaten ben de bu oyuna sırf onun için gittim ve oyunun devamına da onun için katlandım.

Oyunun adındaki "kurt"a ve oyunun içinde "kurt" olmamasına gelince... Bu, oyunun orijinal adından kaynaklanan bir durum: "Who is Afraid of Virginia Woolf?" Oyun Virginia Woolf'a gönderme yaptığı için adı da böyle. Soyadı Woolf olduğu için de, bizde "kurt" olarak çevrilmiş. Oysa bizde çevirilerin orijinallerle hiçbir ilgisi olmaz ya, keşke bu sefer de öyle olsaymış! Hani adı Elizabeth olan filmleri Ayşe diye çeviririz ya da hani filmin adı Arzu Çeşmesi falandır, biz Aşk Baharı diye çeviririz ya, keşke bu oyunda da böyle yapılsaymış ve ne bileyim, Kim Korkar Kadınlar'dan ya da Kim Korkar Martha'dan falan olsaymış. Kurt olunca algın karışıyor çünkü. Daha büyük şeyler bekliyorsun. Kim bilir oyun ne müthiş şeyler anlatacak diye bekliyorsun. Oysa oyun klasik/klişe bir ilişki komedisi anlatıyor. Belki de bizdeki çevirisinden dolayı biz bu tadı alıyoruz ya da. Gerçi ben oyunun orijinalini bildiğimden buna hazırlıklıydım, ama bilmeyenler için gerçekten kötü ve saçma bir durum. Bu arada, oyun zamanında Türkiye'de yine sahnelenmiş farklı kadrolarla. Yani yurt dışında olduğu kadar bizde de popüler olan bir oyun. Ama dediğim gibi... Ben sıkıldım. Bu oyuna Zerrin Tekindor için gidilir gidilirse, yoksa öyle konusu sürükleyici olduğundan falan değil. 145 dakikadan bahsediyoruz, kolay mı? Sayıyla yüz kırk beş.

İsim: Kim Korkar Hain Kurttan
Meslek: Tiyatro
Sicil: 7.5/10
TL: 55

Oyunun en keyifli yanı: Zerrin Tekindor'la Şükrü Özyıldız'ın dans ettiği sahne.

9 yorum:

  1. Çok severim Zerrin Tekindor'u! kesinlikle çok başarılı bir oyuncu..
    oyunu merak ettim, emek vererek hazırladığın bu güzel açıklayıcı bilgiler için teşekkürler,
    sevgiler,

    YanıtlaSil
  2. Ben de geçen sezon Nehir oyununa gitmiş tamı tamına aynı hislerle oyundan çıkmıştım.
    Ve o günden sonra Oyun Atölyesinin tüm oyunlarına karşı çok temkinliyim. Kim Korkar Hain Kurttan oyununu da içten içe merak etmekle beraber aynı hayal kırıklığına uğramamak için hep öteliyorum. Haksız da değilmişim sanırım?
    Sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Zerrin Tekindor oyunculuğuyla ama ondan do çok yaptığı o güzelim resimleriyle hayran bırakıyor kendine beni...
    Hiç tiyatroda izlemedim ama çok isterim, bu güzel post için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  4. Haluk Bilginer konusunda çok şaşırdım, hımmmm, Zerrin Tekindor içinse hiç şaşırmadım:)

    YanıtlaSil
  5. Oyuncu kadrosu çok iyiymiş.

    YanıtlaSil
  6. Oyuncu kadrosu çok iyiymiş.

    YanıtlaSil
  7. Cok pardon yanlis blogu ziyaret etmisim. Neyse tekrar merhaba o zaman ;)

    YanıtlaSil
  8. zerrin tekindor bi tane yaaa :)

    YanıtlaSil
  9. çok severim zerrin hanımı oyunculuğunu ayrı ama ressamlığına ayrı hayranlığım var!

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...