O Hayat Benim az önce çok fena tökezledi. Artık ağzıyla kuş da tutsa, beni (ve benimle aynı fikirde olan izleyiciyi) ekrana çekmesi MÜMKÜN DEĞİL!
Az önce, O Hayat Benim'in yeni sezonunun ilk bölümüne bir bakayım dedim, ama yemin ediyorum izlemeye on dakikadan fazla tahammül edemeyerek televizyonun başından kalktım! Bir dizi bu kadar mı kötü olur, sahneler biribirinden bu kadar mı kopuk kopuk/kesik kesik olur, karakterler bu kadar mı 16. yüzyıl melodramından fırlama derecesinde abartılı olur (özellikle de Hülya Atahan ile Sultan) ve en önemlisi de, yahu bu bölümün senaryosunu yazdıktan sonra direkt çekmişler mi, senaryo bu kadar mı vasat olur, hatta vasat ötesi olur? Yemin ediyorum dayanamadım artık! Benim tahammül eşiğimi geçti bu dizi! Sezon finali fena değildi, yeni sezonun hatrına şu yeni bölüme bir bakayım dedim ama yok, bakılacak, izlenecek gibi değil!
Mantıksız olaylar, izleyiciyi tatmin etmeyen, hiç inandırıcı gelmeyen saçma sapan konular... "Parasızlıktan" yakınan Efsun'la Sultan'ın, hop, bir anda Mersin'e gitmeleri, Mehmet Emir'in bir saniyede mahkemede aklanması, davanın hemen kapanması, Efsun'un suçlu bulunmasıyla salıverilmesinin bir olması, Hülya'nın bir talimatıyla Gelincik Mahallesi'nin "ateşlere salınması", iyilik timsali Ateş'in meğer kirli bir geçmişinin olması, karısıyla çocuğunun pat diye çıkıp gelmeleri (!), Bahar'ın her şeye rağmen hala hala hala ve hala sinir bozucu rahatlığı, suskunluğu, hala dizide olmalarına bir anlam veremediğim, arkalarda öyle figüran gibi dolaşan Mücella, Salih ve Güleser...
Dizinin bugün gazetelerde ve billboard'larda yayımlanan yeni sezon afişi çok hoşuma gitmişti, "Acaba bu sezon neler olacak?" diye düşünmüştüm. Diziye Zerrin Sümer gibi usta bir isim girecekti, acaba bizi nasıl bir karakter bekliyordu diye düşünmüştüm. Hem sonra Efsun sonuçta Efsun'du, belki bizi yine eğlendirirdi. Geçen sezon yaşanan tüm krizlere rağmen bir şans, küçük bir şans daha verilebilirdi. Ama yok, dizi beni bir kez daha yanılttı, bir köy güldürüsüne dönen senaryosu, aralarda boşluklar olan alelace çekilmiş tatminsiz sahneleri ve MANTIK DIŞI kurgusuyla/olaylarıyla/durumlarıyla/replikleriyle, beni kendinden kesin ve SONSUZA DEK soğuttu.
Yok... Yönetmenin, yapımcının, senaristin, oyuncuların ve geri kalan tüm ekibin, bu bölümü yayınlamadan önce izlediklerine inanmak istemiyorum ben...
2009'DAN BERİ TELEVİZYON, KİTAP, EDEBİYAT, SEYAHAT, ŞEHİR, POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA YAZILAR VE HİKAYELER YAZAN BİR KAFADAN ÇIKAN SESLER... BLOG'UM 15 YAŞINDA!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
SİNEMADA İKİ FİLM
Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...
-
Şimdi sizleri Trabzon'a götürüyorum... En sık gittiğim altı harika kafeye... Gerek menüleriyle gerek atmosferleriyle muhteşem mekanla...
-
Bu yazı blog taslaklarında tam bir yıldır bekliyor. Elbette yarım bir şekilde, tamamlanmayı bekliyor. Ben güya bir yıl önce, 2015 yazınd...
-
Her sezon iddialı projelerle evlerimize konuk olan Bennu Yıldırımlar’la, "Buluşma Yeri" adlı oyununun bu sezonki son gösterimin...
Son zamanlarda insanı kendinden uzaklaştıran, koparan çok dizi var.. O Hayat Benim'i izlemedim ama demek ki bu da onlardan biriymiş..:)
YanıtlaSilKesinlikle onlardan biri... Kapattım Tv'yi. Aldım elime bir kitap. Oh mis. :)
Silben sadece kara ekmek izliyom hem de öyle heycanlanıyom ki :)
YanıtlaSil