Geçen yıl Eylül'ün ilk günü blog'a şöyle bir yazı yazmıştım. Şimdi o yazıyı aynen paylaşıyorum...
Ne? Eylül mü gelmiş? Dur Eylül yahu mayom daha ıslak benim...
Yani illa şehir hayatına dönmeye zorlayacaksın adamı. Egzoz dumanına boğacaksın içimizi. Trafiğe kilitleyeceksin kalbimizi. Nereye başımızı çevirsek apartman selfie'sine mecbur kılacaksın bizi.
Aman Eylül... Tamam seni seviyoruz dedik ama sen de şımarıp tepemize çıktın. Daha dün Haziran'dı, ne zaman geldi senin sıran!
Bu sıcak coğrafyayı bırakıp üst katlara çıkasım hiç yok benim. Yok cidden. Ayağımı sudan kumdan çekesim de yok, bisikletimi bırakasım da. Asansörlü hayata geçmek istemiyorum!
Her şeyin "şube"sini açıyorlar da, şehir hayatının niye şubesi olmasın? Kafelerin, restoranların, mağazaların her yerde şubesi var! Hatta bazı popüler kafeler yazlık yerlerde yeni konseptlere bürünüp şube açıyorlar. Keşke okullarımızın, evlerimizin, iş yerlerimizin de şubeleri olsa yazlık yerlerde. Çok ciddiyim. Şöyle küçük birer kopyaları olsa, hem orada hem burada olsak fena mı olurdu sanki? Olmazdı tabii.
Ama bazı insanların şubesi olmasın. O ikiyüzlü, yalancı, çıkarcı ve maskeli insanlar şehirde kalsın. Bari yazın birkaç hafta görmeyelim suratlarını, değil mi ama Eylül?
Ah Eylül... Sevgi nefret ikilemine sokarsın adamı sen... Yine de güzelsindir ama... Severim seni... Babanı da severdim...
İşte... Aynen bunları yazmıştım bir yıl önce... Facebook'taki tarihte bugün köşesi sağ olsun, hatırlattı... Duygularım, düşüncelerim yine aynı... Yine yazsam böyle bir şey yazarım...
Dün Hisarönü/Altınkum'daydım. Sonbaharı orada karşıladım. Harika fotoğraflar çektim, paylaşacağım. Facebook'uma bakıyorsanız daha erken görürsünüz, blog'a biraz daha geç düşüyor. Hisarönü'nün denizi sabah 10'a kadar dümdüz, berrak, muazzam. Sıcacıktı su. 10'dan sonra ise her nedense dalgalanıyor. Orası hep öyle. Öğleden sonra hep dalgalı, Karadeniz gibi. Hiç Akdeniz demezsiniz yani. Suyun yüzeyindeki ısıran balıklar, taşlar... Hisarönü, belki de Marmaris'teki en güzel koylardan biri. Yazacağım işte.
2009'DAN BERİ TELEVİZYON, KİTAP, EDEBİYAT, SEYAHAT, ŞEHİR, POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA YAZILAR VE HİKAYELER YAZAN BİR KAFADAN ÇIKAN SESLER... BLOG'UM 15 YAŞINDA!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ
Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...
-
Şimdi sizleri Trabzon'a götürüyorum... En sık gittiğim altı harika kafeye... Gerek menüleriyle gerek atmosferleriyle muhteşem mekanla...
-
Bu yazı blog taslaklarında tam bir yıldır bekliyor. Elbette yarım bir şekilde, tamamlanmayı bekliyor. Ben güya bir yıl önce, 2015 yazınd...
-
Her sezon iddialı projelerle evlerimize konuk olan Bennu Yıldırımlar’la, "Buluşma Yeri" adlı oyununun bu sezonki son gösterimin...
hisarönü ah ah :)
YanıtlaSilBen Eylül'ü seviyorum. Hafif serin havası hoşuma gidiyor. Okulla işle alakam olmadığı için sanırım. :)
YanıtlaSilNasıl yaniii? :)
Sil