13 Ekim 2017 Cuma

BİRAZ DERTLEŞELİM Mİ?


Herkese merhaba… 

Son zamanlarda sizinle pek dertleşemedik, değil mi? Art arda hep hikayenin bölümlerini yayımladım ve bölümler ortalama 5000-6000 kelime olduğu için, öncesinde çok uzun yazı mesaileri gerektiriyor. Ondan önce yaz'dı, daha geçip giden mevsimi bile istediğim gibi anlatamadım. Hatta, daha İsveç günlerimden, Malmö'den kalanları bile şöyle dilediğimce toparlayamadım. Şimdi, tam sırası değil aslında. Ama bir boşluk bulmuşken biraz sohbet etmek istiyorum sizinle. 

Nasılsınız? Ne var ne yok? Hayatınızda her şey yolunda mı?

Benim, dediğim gibi, anlatacak çok şeyim var aslında ama hikayenin peş peşe üç uzun bölümünü yayımlamaktan, buna bir şekilde fırsat kalmadı. Mesela değinmek istediğim en önemli konulardan biri de o. Eylül 2009'dan beri blog dünyasındayım ve şimdi Eylül 2017'yi de geride bıraktım. Blog'umda daha çok ne tür içerikler görmek istiyorsunuz? Bunu gerçekten, tüm samimiyetimle soruyorum. Hikayeler, öyküler mi; deneme/sohbet tarzında yazılar mı; seyahat/gezi yazıları mı; televizyon/kitap/müzik yazıları mı; yoksa yemek/içmek yazıları mı?

Başlıkları daha genel hale getirecek olursak; sanırım hikaye başlığını bir yana, diğer hepsini diğer yana yazabiliriz. Yani ona göre cevaplayabilirsiniz. 

Yorumlarınızı merakla bekliyorum.

Sevgiler,

3 yorum:

  1. "...deneme/sohbet tarzında yazılar mı; seyahat/gezi yazıları mı; televizyon/kitap/müzik yazıları mı; yoksa yemek/içmek yazıları mı?" hepsinden biraz biraz isteriz tabi. ;-)

    YanıtlaSil
  2. Ben çeşitliliği seven bir insan olduğumdan bloğunda çeşitli konular hakkındaki düşünceleri görmekten hoşlanırım! :) Kendine iyi bak! ^_^

    YanıtlaSil
  3. her zamanki gibi her telden yaz. bak ben sendeki gezi ve yemek yazılarını çok seviyom. isveç notların şimdiye dek en güzel yazılarındı bence. hikayelerini zaten seviyoz. kitap tv farketmez sen yaz işte.

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...