Herkese merhaba…
Son zamanlarda sizinle pek dertleşemedik, değil mi? Art arda hep hikayenin bölümlerini yayımladım ve bölümler ortalama 5000-6000 kelime olduğu için, öncesinde çok uzun yazı mesaileri gerektiriyor. Ondan önce yaz'dı, daha geçip giden mevsimi bile istediğim gibi anlatamadım. Hatta, daha İsveç günlerimden, Malmö'den kalanları bile şöyle dilediğimce toparlayamadım. Şimdi, tam sırası değil aslında. Ama bir boşluk bulmuşken biraz sohbet etmek istiyorum sizinle.
Nasılsınız? Ne var ne yok? Hayatınızda her şey
yolunda mı?
Benim, dediğim gibi, anlatacak çok şeyim var aslında
ama hikayenin peş peşe üç uzun bölümünü yayımlamaktan, buna bir şekilde fırsat
kalmadı. Mesela değinmek istediğim en önemli konulardan biri de o. Eylül 2009'dan
beri blog dünyasındayım ve şimdi Eylül 2017'yi de geride bıraktım. Blog'umda
daha çok ne tür içerikler görmek istiyorsunuz? Bunu gerçekten, tüm
samimiyetimle soruyorum. Hikayeler, öyküler mi; deneme/sohbet tarzında yazılar
mı; seyahat/gezi yazıları mı; televizyon/kitap/müzik yazıları mı; yoksa
yemek/içmek yazıları mı?
Başlıkları daha genel hale getirecek olursak; sanırım hikaye başlığını bir yana, diğer hepsini diğer yana yazabiliriz. Yani ona göre cevaplayabilirsiniz.
Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Sevgiler,
"...deneme/sohbet tarzında yazılar mı; seyahat/gezi yazıları mı; televizyon/kitap/müzik yazıları mı; yoksa yemek/içmek yazıları mı?" hepsinden biraz biraz isteriz tabi. ;-)
YanıtlaSilBen çeşitliliği seven bir insan olduğumdan bloğunda çeşitli konular hakkındaki düşünceleri görmekten hoşlanırım! :) Kendine iyi bak! ^_^
YanıtlaSilher zamanki gibi her telden yaz. bak ben sendeki gezi ve yemek yazılarını çok seviyom. isveç notların şimdiye dek en güzel yazılarındı bence. hikayelerini zaten seviyoz. kitap tv farketmez sen yaz işte.
YanıtlaSil