25 Mayıs 2014 Pazar

APARTMAN - BÖLÜM 1


Pilot bölüm

OLAY KOMŞU OLAY YERİNE GERİ DÖNÜYOR

Apartmanda öyle sıradan bir gün yaşanmaktaydı ki, kimse bir saat içinde yaşanacak olan gelişmeleri öngöremezdi.

İki numaradaki Sevgi uzun zamandır ihmal ettiği balkonundaki çiçeklerini suluyordu. Üst çaprazındaki üç numaranın sakinlerinden olan Aslı kocasını işe yolladığından beri karşı daireye taşınan adamı kapı deliğinden kolluyordu. Kocasını işe yolladıktan sonra kapı komşusu tarafından dışarı çıkacağı anın beklendiği Kenan, son birkaç koliyi daha boşaltıyordu. Üst katındaki beş numarada oturan Nur, apartmanın müzmin bekar hanımefendisi sıfatını devam ettiriyordu. Kapı komşusu olan Keriman, on yedi dakikadır iki alt sokakta yaşayan eltisiyle telefonda dedikodu yapıyordu. Dördüncü kattaki Okan ve Melis çifti kahvaltıları sırasında sessizce gazetelerini okuyorlardı. Apartmanın çoluklu çocuklu tek kadını olan Çiğdem kocası işe gittikten sonra karnındaki bebeğin tekmesini hissediyordu. İşte tam bu sırada, apartmanın hemen önünde duran bir taksiden bir kadın indi.

O kadın benim! Burada benim sahnem başlıyor!

Şeker pembesi topuklu ayakkabılarının önce birini, sonra diğerini attı taksiden dışarı.

Ama görünürde magazinci yoktu. Taksiden indi. Altın Bilezik apartmanındaki bir numaralı dairesine girmeden önce, bavulunu kaldırım taşlarının arasına takıla takıla çekerek, Füruzağa'ya doğru yürüdü. Madem ki onu havaalanında karşılamaya gelmemişlerdi, o zaman hazırladığı demeci şimdi burada verecekti. Kameralı muhabirleri gördü. Onların etrafında turlar attı, hatta dikkat çekmek için küçük çaplı skandallar bile çıkardı -bavuluyla yaşlı bir kadına çelme takıp onu yere düşürdü ve yere tükürdü- ama onların bile ilgisini çekemedi. Canı fena halde sıkılmış bir şekilde evine doğru yürüdü.

Apartmana girerken, balkondaki çiçeklerini sulamakta olan Sevgi'yle göz göze geldi. Kadın yüzündeki şaşkınlığı gizlemek için başını önüne eğdi ve hızlı adımlarla içeri girdi. Zehra ise kendi kendine "Hoş bulduk!" dedi.

Aman be yoruldum üçüncü tekil kişinin ağzından anlatmaktan, birinciye geçiyorum izninizle.

Bavulumu kapımın önüne bırakıp, geldiğimi duyurmak için başladım geri kalan altı dairenin kapısını çalmaya... Kapı deliğinin arkasında hep bir karaltı oldu ama, zile basanın ben olduğumu görünce kimse kapıyı açmadı. Kurban olun siz bana! Hem güzel hem ünlü bir komşuları var, daha ne arıyorlar ki?

Kimse beni özlememiş mi, diye sinirlendim tabii. Anahtarımı çıkarıp kilide soktum. O sırada dört numaralı dairenin kapısı açıldı, ama beni görmeyince adamcağız kapattı tabii kapısını. Neyse, tam üç yıllık aranın ardından, toz ve kötü bir koku karşıladı beni. Perdeleri kapatmış, koltukların üstüne kılıflar örtmüştüm, ev gündüz olmasına rağmen karanlıktı. Bavulumu kapı girişinde bırakarak, odama doğru yürüdüm. Sokak kapısını kapatmamıştım.

Odama girdiğim anda ayağıma yerdeki bir şey takıldı ve anacım bir de ne göreyim, kokuşmuş çürümüş bir ceset, ne diyor edebiyatçılar, hah, işte ondan yaptım, yani acı dolu bir çığlık attım!

O ana dek beni görmezden gelen komşularım attığım çığlığı duyunca koşturdular evime. Hepsi de dönüşümün bu kadar patırtılı olmasının sebebini merak ediyordu. Kimler gelmemişti ki? Can düşmanım Sevgi, gözü kocasından başka herkesi gören Aslı, evde kalmışlığından kedileriyle yaşlanacak olan Nur, sevgilisini hala evliliğe ikna edememiş olan Melis, ne zaman görsem hamile olan Çiğdem ve... bunak Keriman mı? Kız sen ölmedin mi daha! Bir de yakışıklı bir adam vardı arkalarında, belli ki apartmana ben yokken taşınmıştı. Hepsi de aynı anda bakışlarını benim üstümden ayaklarımın dibindeki çürümüş cesede çevirince, bildiğin ölüm sessizliği çöktü üstlerine. Yüzlerindeki ifadeyi görmeniz lazımdı! Sonra büyük bir telaş kopmasın mı! Herkes endişe dolu sözlerle, ağızlarından tükürükler saça saça, hararetli bir şekilde hep bir ağızdan konuşmaya başladı. Birkaç dakika sonra bir yandan magazinciler bir yandan polis doluştu benim yatak odamın içine. Ayol gelirken haber vereydiniz, mahremim burası kız! Gülesim geldi de gülemiyorum ki... Birdenbire herkes benimle ilgilenmeye başladı. Konu biraz korkunç ama, ne yapalım, reklamın iyisi kötüsü olmaz! Sizin anlayacağınız, ne yalan söyleyeyim, o anki durum çok hoşuma gitti.

Ama sonra flaşların ışığı sönüp polis herkesi odadan çıkarınca, bir korktum ki anlatamam. Durumun vahametini o an anladım. Benim evimde, benim yatak odamda çürümüş ve kokmuş bir ceset... Üstüne bir de polisler odamı o güne dek sadece oynadığım dizilerde gördüğüm sarı bantlarla çevirip, beni de başımı elleriyle ittirerek araçlarına bindirince, dünyam aniden kapkara oldu.

12 yorum:

  1. Eeee arkası yarın mı meraklandım şimdi:))
    Ayrıca dilimiz çok hoşuma gitti takip edicim:)

    YanıtlaSil
  2. İşte geldim. Çok beğendim hikayenizi sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  3. Aaaaaa olmadi ama, arkasi yarinlar gibi oldu bu:) Ne guzek kaptirmis gidiyordum:))

    YanıtlaSil
  4. ya mert kısa kesmişsin şimdi bunu.devamı ne zaman? bu arada apartman hikayelerini severim :)

    YanıtlaSil
  5. Değişik bir hikaye:) Devamına bakalım:)

    YanıtlaSil
  6. ne kadan enteresan bi hikaye olmuş yaf :)

    YanıtlaSil
  7. Merhaba, blog sayfanı çok beğendim ve seni takip listeme aldım. Seni de kendi blog sayfamın takipçileri arasında görmek beni mutlu eder. Bekliyorum efendim...

    YanıtlaSil
  8. ne güzelmiş bak bu. bunu yazarken cihangirde bir apartmanı incelemişsindir. ne güzel düşünce. ceset de parlak buluş. güzel öykü olacağa benziyo. bence ilk öykün en güzeli bi de bu gibi, ikinciden daha sevdim bunu :)

    YanıtlaSil
  9. Upss ilginç bkalım devamı nasıl gelişecek.

    YanıtlaSil
  10. Apartmanı okumaya çağırmıştın ancak gelebildim ve ilk bölümden başladım ve ilk bölümle muhteşem bir giriş yapmışsın devam ediyorum :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...