7 Mayıs 2014 Çarşamba

GERÇEKTEN KURGUYA...

Yaz sezonunu gökyüzüne değen bir yerde açtım.
Deniz seviyesi biraz daha bekleyebilir!
 

Üç günlük tatilde İstanbul'da kalacaktım aslında, ama bir son an kararıyla memleketim Trabzon'a gitmeye karar verdim. İyi ki de vermişim! Kelimenin tam anlamıyla dolu dolu üç gün -yetmiş iki saat- geçirdim. Evimi de çok özlemiştim hem. Neler yaptığım bana kalsın, şimdi sizi son gün gittiğim bir yerle tanıştırmak istiyorum.

Gece gündüz yazdığım romanım Ters Düz'ün geçtiği kurgu ürünü Bozbalık Köyü'nün doğası için ilham aldığım yer ile!

Öncelikle şu konuda herkesi aydınlatayım: Trabzon'un İstanbul'dan pek de bir farkı yok (Geçenlerde şehrin kafeleriyle ilgili bir yazı yazmıştım). Daha doğrusu vardı da, kalmadı. Yani özellikle son yıllarda her yer bina, inşaat ve araba olmuş durumda. Kıyıda zaten her yerde yerleşim var, şehir şimdi dağlara doğru son sürat büyüyor. Biz de bu gördüğünüz yemyeşil doğaya gidebilmek için bir saatlik araba yolculukları yapıyoruz. Burası, Trabzon'un ilçesi olan Maçka'nın nefes kesen yaylalarından biri. İlk kez gitmiyorum. Hemen her mevsimde bir kez gidiyoruz buraya. Son iki yıldan beri, kitapta yayımlamak için yüzlerce fotoğraf çekiyorum da kendime saklamak zorunda kalıyorum. Yine öyle oldu işte. Bir sürü fotoğraf çektim, sizlerle ise sadece ikisini paylaşabildim. Ama artık paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Okul olmasa da sadece kitaba odaklanabilsem ne güzel olur, değil mi?

Fotoğrafın yanı sıra videolar da çektim. Biliyorsunuz, bu videoları Ters Düz'ün fragmanlarında/trailer'larında kullanıyorum. "Nerede çekiyorsun bunları?" sorularınızı da yanıtlamış oldum böylece.
 

Geçen yılın kış ayında da gitmiştik buraya. Kışın en soğuk ayı olan Ocak'ta gitmek biraz da yürek ister. Yayla sakinleri  çoktan köye inmiş ve beraberlerinde sesi/soluğu da götürmüşlerdi sanki. Tilki, kurt, geyik, domuz gibi hayvanlar varlıklarını hissettirmeseler de, "insan" olarak sadece biz vardık. Bu macerayı önceki blogumda yazmıştım. İşte geçen yıldan birkaç fotoğraf. Kışın çekildiğim en alttaki fotoğraf ile üç gün önce çekildiğim en üstteki fotoğraf aynı yerde, dikkat!

Öyle sessiz ve sakin bir yaşantı var ki böyle köylerde/yaylalarda, herkesin gidip görmesi lazım. Özellikle de şehir hayatından bunalanların... Ben bir gün de olsa burada nefes toplayıp enerji depoladığım için çok şanslıyım. Hem böylece yaz sezonunu da gökyüzüne değen bir yerde açmış oldum. Deniz seviyesi biraz daha bekleyebilir!
 



5 yorum:

  1. Karadeniz'in yaylalarını çok merak ediyorum, en çok gitmek istediğim yerler oralar, bakalım ne zaman fırsat olacak...
    Sen de en iyisini yapmışsın, bol bol oksijen, aile saadeti ne güzel...

    YanıtlaSil
  2. Sürekli yaylalara yakın olunca insan pek değerini bilmiyor sanırım. Şimdi arabaya binsem yarım saat sonra çamlı hemşindeyim .Güzel bir gezi olmuş. En iyisini yapmışsın.

    YanıtlaSil
  3. karadeniz i ben de çok merak ediyorum :)

    YanıtlaSil
  4. Karadeniz cennet ya. Bu fotoların olduğu yerde insanın kanı değişir. Ama yaptıklarımı sormayın demişsin ya vallahi çok merak ettim. :)))

    YanıtlaSil
  5. hiç görmedim ama görmek isterim :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...