18 Mayıs 2015 Pazartesi

!


Yemin ediyorum yazmaktan soğudum.

Bir yandan yayınevim yeni bir şeyler yazmam için baskı yapıyor, öte yandan parayla kitap basan yayınevlerinden "5 bin liracık verin kitabınızı basalım" diyen ısrarcı mail'ler geliyor, yeter ya!

Herkesin derdi para olmuş, kitap ne anlatıyor, edebiyat ne istiyor, bak burada sanat uğruna alternatif bir şeyler denemek isteyen biri var diyen yok!

Artık yazma hevesim kırıldı, kitap çıkarma isteğim soğudu, hatta D&R'a girince midem bulanıyor sayelerinde! Yayıncılık sektörü dizi sektöründen daha kirli bir yer diyeceğim neredeyse, demiyorum! Raflar parayla kitap basan ticarethanelerin aman pardon yayınevlerinin kitaplarıyla, kitapları bestseller raflarında olsun diye para ödeyen yazarlarla, içi boş aşk hikayelerini anlatan kitaplarla, bestseller yazarların aslında elli kişilik ekiplerle yazdığı kitaplarla dolu... Okurdan çok şey saklanıyor, gizleniyor. Arkada öyle çarklar dönüyor ki... Evet, aslında üstünde tek kişinin adının yazdığı kitapları o tek kişi yazmadı, onun arkasında kitabı kelime kelime kuran ve bu işten para alan koca bir ekip var!

Bu bilgiler beni yazmaktan soğuttu artık... Yani kitap işinden soğuttu... Sonunda midemi bulandırmayı başardılar...

Keşke yazmak denen "lanet"e, sevdaya hiç kapılmamış olsaydım...

İnternet tatmin etmiyor beni, artık elle tutulur, matbu bir şeyler yapmak istiyorum ama ortam gördüğünüz gibi...

Sonum nerede biter, bilmiyorum ki...

NOT: Kadınsal Şeyler'i çok seviyordunuz. O yüzden yeni bölümlerini tekrar yazmaya karar verdim. Ve ilk bölüm bu akşam blogda!

10 yorum:

  1. 5 bin liracık.....
    Ama sabırlı ol. Şimdilik internetle yetinmeye çalış... İçindeki isteği coşkuyu anlayabiliyorum. Kitabını avuçlarının içine almak istiyorsun. Hatta belki koklamak istiyorsun. Raflarda görmek istiyorsun...Ama biraz sabret.. Sen biriktirmeye devam et... Onlar senin cevherin.... En uygun zamanda matbu hale dönüşür umarım...Geçen yazında da sana çok gençsin dedim... hayat daha sana çok güzel kapılar açar.... Sen yeter ki hep sağlam bas.... Doğru yürü.. Rehavete kapılma... Yılma.....

    YanıtlaSil
  2. yitikülke yayınlarına baktın mı? onlar pek yardımsever görünüyorlar.. bulunur bir yolu bence de biraz sabır.. böyle filmler var ya tam adam vazgeçer yazdıklarını yakmaya karar verir bir anda bir şey olur basılır kitap :)
    sakin olmak lazım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her yayınevi yardımsever görünüyor, ama içeride ne dolaplar dönüyor, bilseniz... :) Artık hevesim kırıldı...

      Sil
  3. Bence herseye ragmen pes etmemelisin. Her zaman belli cikarlar pesinde kosanlar olucaktir, nacizhane onerim sen bildiginden ve yapmak istediginde sasma derim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yayınevimin istediği gibi sipariş usulü bir şey yazamayacağım sanırım, olsun, ben öykülerimi blogda yayımlamayı da seviyorum... :)

      Sil
  4. Sabretmek zor ama gözüken o ki tek yol.Gencligin verdigi ,sabirsizlik elbette var...Yazmaya ve en azindan Internet ortaminda yayinlamaya devam ediniz..Zamanla ,sizi kesfedecek ya da sizin kesfedeceginiz bir yayinevi mutlaka cikacaltir...

    Takipteyiz:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beni keşfeden birkaç yayinevi zaten var ama hepsi içi boş, ucuz aşk öyküleri yazdırmak istiyor. Yani hepsinin derdi para kazanmak aslında... Midemi bulandırıyor bu sektör artık...

      Sil
  5. gerçek dünyaya hoşgeldin :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

SİNEMADA İKİ FİLM

Son günlerde sinemada iki filme gittim. İlki, The Substance. Yani Cevher. Bence mutlaka görülmesi gereken, ama son derece rahatsız edici bir...