Hani bir soru vardır, sorulur: "Çok gezen mi bilir çok okuyan mı?" diye. Kimine göre "çok gezen" daha çok bilir, kimine göre "çok okuyan"... Ama aslında hepimiz biliriz "çok okuyan"ın daha çok bildiğini... Ne var ki, artık bu yöntem de sallanmaya başladı... Bu yazımda, yayıncılık sektörü ve kitap dünyası hakkında bir şeyler yazdım. Detayları merak ediyorsanız, sayfayı aşağı kaydırın...
Her ay onlarca dergi alıyorum, biliyorsunuz. Dergi okumayı da en az kitap okumak kadar seviyorum. Moda dergilerinden ev dergilerine, edebiyat dergilerinden tiyatro dergilerine takip ettiğim pek çok yayın var. İşte Esquire dergisinin geçen sayısında "Yayınevlerine 'Ekmek' Gençlerden!" başlıklı bir yazı yayımlandı. Yazıdaki şu cümleleri görmezden gelmek mümkün değil: "Bazı yayınevleri hala kitap satışlarının düşüklüğünden dem vuradursun, bazıları peynir ekmek gibi bastıkları 'Genç yetişkin' türü kitaplarla alıp yürüyor. 'Young Adult' yani 'Genç Yetişkin' türüne, 14-21 yaşları arasındakilere hitap eden, aşk ve macera unsurlarının ön planda olduğu kitaplar dahil ediliyor. Bunların içinde cinsellik barındıranlarına ve hitap ettiği yaş aralığı 17-25'e kadar çıkanlarına da 'New Adult' yani 'Yeni Yetişkin' deniyor. Ülkemizde Epsilon gibi batmak üzere olan, çevirmenlerine bile ödeme yapamaz duruma gelmiş yayınevleri, bu türün örnekleriyle ihya olurken; yeni yayınevlerinin yanı sıra köklü yayınevlerinin bile ticari kazanç kaygısıyla artık bu tür kitaplara ağırlık verdiği görülüyor. Böylece hem okurlar hem de yayımcılar açısından 'kazan-kazan' dediğimiz durum gerçekleşiyor. Hem gençlerin okumamalarındansa sadece bu türü okumaları bile insana hiç yoktan iyidir dedirtiyor."
SABUN KÖPÜĞÜ "TEENAGE" KİTAPLARI - DURUM ÇOK VAHİM!
Yayıncılık sektörü gerçekten de kalitesiz kitaplardan geçilmeyen bir dönemde... Ephesus zaten başından beri hiçbir edebi içeriği ve değeri olmayan kitaplar basıp kitaplarını binlerce satmanın derdindeydi. Ama son zamanlarda, yazıda da belirtildiği gibi, "köklü yayınevleri" dahi bu yöntemi izlemeye başladılar.
Epsilon yayınevini biliyorsunuzdur... George R. R. Martin'in Taht Oyunları serisi de bu yayınevinden, Jeff Kinney'in Saftirik Greg'in Günlüğü serisi de... "Boş" satmadan "çok" satan bu kitapları yayımlayan yayınevi, geçtiğimiz dönem öyle bir kitap yayımladı ki sektörde büyük bir şok etkisi yarattı: O kitap, Alya Öztanyel adında bir lise öğrencisinin yazdığı Karanlık Lise adında bir kitaptı. Öztanyel bu seriyi internette yazan ve çok sayıda "teenage" takipçisi olan biri. Kitabın konusu da aşk olunca Epsilon kitabı bastı. Kitap çok sattı. Zaten hedeflenen de buydu. Ama yayınevi büyük bir prestij kaybetti. Müthiş bir yazar kadrosu içine böyle bir "teenage" kitleyi hedefleyen bir "teenage" romancı ekleyerek, önceliğinin para kazanmak olduğunu gösterdi. İtibarını ciddi şekilde zedeledi.
"PARA VERİN BİZ BASALIM!" YAYINEVLERİ
Sektörün bir yanında bunlar olurken, diğer yanında da yayınevleri, "kitap" yazmış olan kişilerden 3-5 bin lira (çok değil canım, 3-5 binciğin aramızda lafı mı olur) alarak onların kitaplarını basıyor. Yani işin edebi boyutunu düşünen yok. Satsın da, ne olursa olsun! Herkes ticari kaygılarla iş yapıyor. İkinci Adam, Cinius gibi yayınevleri, yazardan para alarak kitapları anında basıyor. Köklü yayınevleri iki üç yıl sonrası için yazara adeta sıra numarası verirken, bu yayınevlerinde bekleme süresi maksimum bir ay. Gece Yayınevi de kitapları "ücretsiz" bastığını söyleyerek adını duyuruyor, ama kapak, baskı gibi işlemler için para alıyor. Yani sistem tamamen duygusal (!).
Para verip kitap bastırmak son çare bile olmamalı, ne var ki bu da bir seçenek. Ama ben bu sistemi de önemsiyorum. Çünkü yayınevi bulamayan yazarlar için iyi bir yöntem olabilir. Sonuçta iyi kitap yayınevinden belli olmaz. İyi kitap kendini zaten belli eder.
PEKİ SEKTÖRÜN GELECEĞİNDE NE VAR?
Heh, işte geldik konunun en heyecan verici kısmına!
Bizim ülkemiz için "sektörün geleceği" dediğimiz yöntem, aslında Avrupa ve Amerika'da aldı başını gidiyor. Neyse ki ayak sesleri yavaş yavaş bizde de duyulmaya başlandı: Self-publishing. Yani özyayıncılık. ABD’de yıllık yayına giren özyayın adedi 350 bini geçmiş durumdayken, ülkemizde henüz özyayıncılığın ne olduğunu bilene pek rastlanmıyor. Ama özellikle de şu sıralar, heyecan verici gelişmeler olduğu bir gerçek. E-kitap ve "kendi kitabını kendin pazarla" mantığıyla hareket eden platformlarda, yayınevi çilesi ortadan kalkıyor. Ülkemizde şimdilik www.publitory.com ve www.kitabyte.com.tr ön planda. Bu platformlara kitabınızı, öykünüzü, romanınızı yüklüyorsunuz ve bir fiyat belirleyip satışa çıkarıyorsunuz. Henüz pek bilen yok, ama takipçi sayısı her geçen gün "binlerce" artıyor. Kemik okurlar var. Bu okurlar genellikle okumuş, eğitimli, entelektüel kimseler. Yani, bu platformlarda yayımlanan öyküler şimdilik seçkin çevreler tarafından okunuyor. Ama aslında kitaba vereceği paranın aynısını -hatta daha azını- e-book'a vermenin daha karlı olduğunu biliyor bu okurlar. Yani bisküvi fiyatına hikaye satın alıyorlar. Bir bisküvi alacağına, hikayenin yeni bölümünü satın alıyorsun. Ya da kitaba 25 lira vereceğine, hikayeye 1 lira veriyorsun. Ben çok sıcak bakıyorum. Özellikle Publitory'yi çok başarılı buluyorum, yakından takip ediyorum. Size de tavsiye ederim. "Ben asla para vermem" demeyin, seçenekleri görünce, eğer iflah olmaz bir okursanız, ağzınızın sulanacağından emin olabilirsiniz. "İnadım inat!" diyorsanız, ücretsiz olan kitapları indirin, bir göz atın. Sektörün geleceğinin bu olduğu da göz önüne alındığında, özyayıncılık kulağa çok hoş geliyor. Tabii matbu sevdanızı kalbinize gömmeyi başarabilirseniz...
Harika bir yazı elinize sağlık, gayet aydınlatıcı olmuş... doğrusu size katılıyorum, "para kazanma" kaygısı çoğu şeyi baltalıyor malesef, bir yerde çıtayı korumak gerekiyor, bakalım bu da bir geçiş dönemi herhalde, ne olacak bu sektörde göreceğiz, sevgiler:)
YanıtlaSilGelecek self-publishing gibi geliyor bana da. Göreceğiz... :)
SilKitap okumak nostaljik bir zevk olarak kalacak, gelecek o :)
SilMatbu ölmez diyorum ben de. :)
SilAma şu an hepimiz internetteyiz. Bunu da inkar edemeyiz. Göreceğiz... :)
E-kitap da dahil :)
SilWattpad ayaküstü gömülmüş :) Tamam, geneli boş beleş e-kitaplar ama Wattpad'in ne suçu var :) Araştırıldığı takdirde güzel yayınlar mevcut.
YanıtlaSilÇok okuyan, gezen mevzusuna gelirsem cevap ikisi de değil. Çok düşünen :)
Wattpad'e bir şey dediğim yok, size katılıyorum. Hatta iyi kitap kendini zaten belli eder dedim ya... :)
SilAma o meşhur soruda "okuyan/gezen" sorulur. Tabii seçenekleri çoğaltabiliriz. :)
okadar güzel ve detaylı anlatmıssınki soyleyecek soz bulamadım.9 yasındaki oğlumun bile okumak istediği kitapların içleri bomboş saftirik diye bir seri var yeni nesil bu ve bu seride ki kitaplarla büyüyor. İlerde ne olur bilmem ama şuan piyasa içi boş kitaplarla dolu ve hepside çok satıyor :)
YanıtlaSilYazımı beğenmenize çok sevindim! :)
SilEvet, ne yazık ki içi boş olan bir sürü kitap var çoksatanlarda... Belki de bir süre kitapçıya girmemek en iyisi! :) -Ben dayanamam ama, her gün yeni bir kitap alıyorum zaten!-
lisedeyken öğretmenim " gidin takvim yaprağı okuyun, araba dergileri alıp onları okuyun. sokakta bulduğunuz bir broşür yazılarını okuyun. yani ilginizi ne çekerse onu okuyun" derdi. Malesef okumakta en altlarda duruyoruz ülke olarak. bu devirde kim ticareti arka plana atmışki yayın evleride atsın. bende çoğu kitabın içi boş diyenlerdenim lakin eğer bu kitaplar okunuyorsa, ilgi görüyorsa heleki sizinde dediğiniz gibi gençler ve yetişkiler daha da çok okuyorsa varsın bu kitaplar yayınlansın diyenlerdenim. zira gençler ne kadar çok erken okumaya başlarsa okadar iyi. çünkü yaş ilerledikçe düşüncelerin değiştiği gibi kitap seçkisi üzerinde değişim olacağına inanıyorum.
YanıtlaSilEvet, bir şeyler okumak her zaman için güzel. Ama gönül ister ki daha nitelikli eserler okunsun...
SilPratikligi acisindan e-book'lar tercih edilsede kitabi ele alip okumayi tercih ederim...
YanıtlaSilAydinlatici bir yazi olmus...
Bu arada gönderdiginiz MIMI ,nihayet,bugün cevaplayabildim ,haber vereyim dedim:)
(imla hatalarini hos görün lüften :))
Matbu başka tabii, ben de çok seviyorum kitapları elimle kavramayı... :) Hemen bakıyorum... :)
SilMatbu 'yu ilk kez duyuyorum..Matbaa vardi,bu da yazili basin oluyor sanirim:)
SilMatbu basılı demek Şule Hanım :) Matbaa da baskı oluyor
SilNedenini bilmiyorum ama hayatta kitabı bir cihazdan okuyamam :D
YanıtlaSilKitap dedin mi böyle gideceksin bir kitapçıya önce kapağını inceleyceksin sonra arkasını okuyacaksın seversen sepete atacaksın eve gelirken de daha otobüsteyken başlaycaksın okumaya :D Bana göre böyle zevki çıkıyor :d
Yazıya gelirsek cidden çok güzel olmuş.Geçnlerde bi twit okudum ''ileride wattpad etkisinde kalan türk edebiyatı diye bir konunun olmasından korkuyorum'' diye o korkuyu yaşayanlardan biri de benim :P
Teknoloji çağıyla birlikte edebiyat da değişiyor gerçekten... :) Kitabın zevki ne güzel çıkar eve gidene kadar... Bayılırım o duyguya... :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Siliyi yönde mi kötü yönde mi ileriki günlerde göreceğiz bakalım :P
SilBu arada ben tarafından mimlendiniz bilginize :D
Tamam,söylediklerinde haklısın. Ben de bazen son dönemde çıkan kitaplardan pek bir şey öğrenemeyeceğimizin farkındayım. Ama bir yerde sana katılmıyorum. Asude ve ya diğer ismini kullandıklarının da birileri kitabını basmalı,onlara yardımcı olmalı. Sadece edebi yönü güçlü kitap okursak,bu bence bir süre sonra sıkar. Ne dersin? :)
YanıtlaSilBakalım derim. :) Olabilir. :)
SilBen bu yazıyı çok sevdim. Bu tür Kötü Çocuk zırvalıklarına sinir oluyordum. Artık kitap olacak diye duyuru yapılınca sen düşün beni komşu :D
YanıtlaSilWattpad güzel site lakin emeği yenilen insan çoktu orada halada öyle. Hadi edebi yönünü geçtim ''Öpçük'' gibi güzel Türkçemizi katleden kelimeler de o kadar çok ki üzülüyorum :/
Katılıyorum...
Sile-book olayını bende pek sevmiyorum kitap kokusu o sayfaların hışırtısı elinde somut bir şey olmalı bence insanın ayrıca bilgisayar ekranına bakarken kitaba baktığımdan daha çok ağrıyor gözlerim bende watpadte kendi hikayalerimi yazıyorum bi gün bende keşfedilip basılsa kitaplarım yayınevinin itibarıymış edebi kitap dünyasıymış falan hiç sallamazdım yani kaç kişinin bu zamana kadar en az 16 yaşında kitapları basılıyor ?
YanıtlaSilAyrıca ülkemizdeki kitap okuma yaş oranının bu kadar yaşlara düşmesi beni ancak gururlandırır.Bence bu tip kitaplar daha çok kitap okunmasını sağlıyor.Edebi kitapları zaten o yaştaki çocukların hiçbiri anlayamaz ki ben bile 20 yaşındayım hala Ayşe Kulin,Oğuz Atay okurken zorlanıyorum bazen kelimeleri,cümleleri ve anlamları anlamakta.O yaştakı çocuklar ya hiç kitap okumayacak ya da bu tarz kitaplar okuyacak.Ayrıca bu tarz kitaplar hem yeni nesilleri yazmayı da tetikliyor.
Teenage kitapların yazarlarıda zaten Teenage oluyor genelde o yaştaki birinden nasıl bi edebi roman yazması beklenebilir ki?
Ayrıca romanlardan bi kaçını alıp okuduysanız hikayesi bilindik olsada söz sanatlarının,sade ve akıcı bir dilin olduğunu görebilirsiniz.Ayrıca her kitabın içinde bi edebiyat vardır illa ki.
YanıtlaSilTamamen meraktan bir ''WattPad'' kitapçığı okudum dün bitirdim ve hakkında blogumda yazı yazdım dün akşam bu konu hakkında.Tamda düşündüğüm şeyleri özetlememişsin gerçekten edebiyat geleceği hiç hoş bir yere gitmiyor kötü olansa bunlara yapışık yaşayan gençler olması gerçekten üzücü.
YanıtlaSil