7 Aralık 2016 Çarşamba

ANNE DİZİSİ NEDEN BİTTİ? KIVANÇ NEDEN ESMERALDA OLDU?


"Meleeeeeeek, annen geldi!" 

Anne, geçen hafta Şule'nin kulaklarımızda çınlayan, küçük Melek'i/Turna'yı korkudan gerim gerim geren bu cümlesiyle bitmişti. Dün akşam izlediğimiz 7. bölüm tam da bu sahneden başladı ama flashback'lerle dolu, ağır ağır ilerleyen bir 7. bölüm izledik. Şule'nin geçmişini öğrendik. Ve aslında dünkü bölümde, dizi bitti. Bitmediği halde bitti. 

Sıkı bir Hayat Şarkısı izleyicisiyken beni Anne'ye bağlayan, 3. bölümün final sahnesi olmuştu aslında. Hani Zeynep'in hastanenin bir odasında yangın tüpüyle Ali'ye saldırdığı sahne. O ana dek diziyi kesik kesik takip ediyordum ama bu sahneden sonra tamamen izlemeye karar verdim.


Annelik dizilerde vazgeçilmeyen konu. Daha önce de pek çok dizi yapılmıştı: Annem, Analar ve Anneler, şimdi de sıra Anne'de. Yakında isim kalmayacak.

Dizide üç farklı annelik görüyoruz: Kızını çöp poşetine koyup terk eden bir anne, gerçek kızı olmadığı halde küçük bir kızı sahiplenip onun annesi olan bir anne, kızını çok seven ama hapse gireceği için kızından ayrılmak zorunda kalan bir anne.

CANSU DERE ZAMANI DURDURMUŞ GİBİ. SILA'DA NASIL GÖRÜNÜYORSA, ANNE'DE DE AYNI GÖRÜNÜYOR.

Hep Beren Gökyıldız'dan bahsediliyor ama ben dizinin asıl starlarının Cansu Dere ve Gonca Vuslateri olduğunu söylüyorum. Onlar olmasa Beren Gökyıldız ne yapabilir? Zaten gıy gıy çalan keman müziği ağlatıyor seyirciyi, dizileri televizyonun sesini kısıp izlesen ağlamazsın. Cansu Dere on yıldır hiç mi değişmez? Sıla'da nasıl görünüyorsa, Anne'de de aynı görünüyor. Zamanı durdurmuş gibi. Oyunculuğuna zaten denecek söz yok. Mimikleri konuşuyor kadının. Gonca Vuslateri'nin performansıysa şaşırtıcı. Yalan Dünya'daki o kız bakın şimdi Anne'de herkesin nefret ettiği kadına dönüştü. Bravo. Vahide Gördüm de diziye çok uymuş. Zaten Annem'de de oynamıştı, kaderi anne dizileri oldu.

Anne, keşke orijinalindeki gibi mini dizi olsa (Japonya'daki orijinali 11 bölüm sürmüştü), tadında, zirvede bıraksaydı. Ama yok biz illa uzatıp önce reytingleri düşürecek, sonra yayından kaldıracağız. Anne'nin ana konusu dün akşamki bölüm itibariyle aslında son buldu, ana çatışma çözüldü. Bundan sonra yaşanacak muhtemel gelişmeleri size sıralayayım:

-Zeynep iki erkek arasında kalacak, ikisiyle de aşk yaşayacak. Doğru bildiniz: Biri Gazeteci Ali, diğeri de Gönül Hanım'ın doktoru.

-Zeynep en güvendiği Gönül Hanım'ın aslında annesi olduğunu öğrenip ondan uzaklaşacak. 

-Zeynep'in kız kardeşi Gamze, Gamze'nin bebeği, Gamze'nin anneliği.

-Zeynep'in onu sahiplenen ailesiyle olan ilişkisi. 

-Gönül Hanım'ın hastalığı.

-Cahide'yle Gönül'ün karşı karşıya gelmesi.

-Şule'nin aniden rota değiştirip "yok ben vazgeçtim Melek'i geri alacağım" demesi. 

-Şule-Cengiz durumları.

Bakalım Anne bundan sonra nasıl reytingler alacak?



KIVANÇ TATLITUĞ'UN SURATI FAZLA KIZARMIŞ EKMEK GİBİ. YUNAN HEYKELLERİ GİBİ, ESMERALDA GİBİ DOLANIYOR KORLUDAĞ'DA.

Başlamadan Cesur ve Güzel hakkında genel bir yazı yazmıştım. Şimdi biraz daha detaylara girelim. 

Kıvanç Tatlıtuğ'un fazla kızarmış ekmek gibi olan suratı artık bana suni gelmeye başladı. Solaryumun da bir sınırı var. Böyle esmer Yunan heykelleri gibi dolanıyor Korludağ'da. Mavi lensleriyle de sırıtıyor yüzü. Bildiğin Esmeralda.

Son dönemlerdeki –aslında belki de son on yıldaki– dizilerde ister yalı/köşk, ister küçük bir gecekondu olsun, masanın etrafında en az altı yedi aile ferdini bir arada görmeye alıştık. Cesur ve Güzel de bu klişeyi takip ediyor. Her ne kadar Korludağ ailesi için sayı bakımından "geniş" aile diyemesek de, evlenen çocuğun karısıyla birlikte baba evinde yaşaması bakımından ortada bir geniş aile durumu olduğunu öne sürebiliriz. Tahsin, Sühan, Korhan ve Cahide aslında evde dört kişi olarak yaşamaktalar –etraflarında çalışan hizmetlilerin sayısı bile onlardan fazla. Evde o kadar çok oda var ki, ailenin hiç tanımadığı bir adam, Cesur bile kendini o masanın etrafında bulabiliyor. Bu açıdan Korludağlar yalnızca geniş değil, aynı zamanda rahat da bir aile. Evlerinin bir odalarını yabancı bir adama açmakta hiçbir sakınca görmeyecek kadar rahat. Evet, bu adam içlerinden birinin, hatta ikisinin hayatını kurtarmış olabilir ama misafirperverlikten farklı olarak, bir umursamazlık var bu yabancı adamı eve sokuşun içinde.

Ailenin, hatta tüm kasabanın reisi Tahsin Korludağ, oğlu Korhan bir çocuk doğuramadığı için ona sürekli kızıyor. Çünkü soyun devam etmesi lazım. Cahide ailedeki yerini sağlamlaştırmak için bir çocuk doğurması gerektiğinin farkında. Tahsin Korludağ için soyun devam etmesi çok önemli. Cahide halihazırda hamile olan bir kadınla anlaşıp onun doğuracağı bebeği kendi bebeğiymiş gibi gösterme derdinde. Cahide'yi eğlenerek izliyorum.


Banu ise aynı Sinem Kobal ve Elçin Sangu karışımı değil mi? 

Peki siz bu sezon hangi dizileri izliyorsunuz? İçerde? Hayat Şarkısı? Anne? Cesur ve Güzel? Muhteşem Yüzyıl Kösem?

Beni sosyal medyada eklemeyi de unutmayın:


4 yorum:

  1. Kadınlar artık yaşlanmıyor çünkü çok fazla küçük müdahaleler oluyor :) Yok gençlik aşısı yok o yok bu derken yıllar duruyor artık :)

    YanıtlaSil
  2. Ne güzel özetlemişsin .
    Cesur ve güzel için ise
    Hep bizi yozlaştıran bir dizi
    Kurtulamıyoruz bu tarz dizilerden .
    Zengin ailenin karmaşık ailesini izliyoruz .

    YanıtlaSil
  3. Benim için tek dizi var izlediğim.. Hayat Şarkısı :)

    YanıtlaSil
  4. ay anne ben çok seviyom bakalım evet ben de yazcaktım sen bayağı detaylı anlatmışın :)

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

NAKANO ESKİCİ DÜKKANI VE ÇOKSATAN KİTAP PROBLEMATİĞİ

Genelde kitapçıların çoksatan raflarından uzak durup, aksine hiç satmayan, kimsenin ilgi göstermediği, kıyıda köşede kalmış kitapları arar b...