Suluboya tablo gibi değil mi? Kalabalık ve pis İstanbul'da ağaçlar arasında sakin bir yürüyüşten sonra eve gelip çayımı kurabiyemi elime aldığımda yaptığım şeyler arasında blog'uma yeni yazı yazmak da var. Ya blog çok güzel bir şey değil mi? 7 yıldır blog yazıyorum, çok da keyif alarak yapıyorum bunu. Bildiğiniz gibi diziler, kitaplar, seyahat, şehir, popüler kültür ve tabii ki kendi yaşamım hakkında blog’a her gün bir sürü yazı yazıyorum –hele gelecek aydan itibaren İsveç maceralarımı yazmak için sabırsızlanıyorum.
Geçen yıl bu zamanlarda Marmaris'te denize giriyordum (denizde bir tek ben vardım gerçi). Şimdi cesaret edemem gibime geliyor. Hava buz! Acaba İstanbul'a kar ne zaman yağar? Üç hafta sonra sınavlar başlıyor bizim okulun sınav tarihleri hala belli değil. Bizim okul bunu sürekli yapıyor, sürekli sınavları son hafta açıklıyor. Hoş ben Ocak'ta Erasmus'a gideceğim için sınavlara önden gireceğim ama o da belli değil. Şu anda hiçbir şey belli değil yani ve bu sinir bozucu! İsveç'e gitmeden son bir Trabzon'a gitsem mi diyorum ama bilet alırım tam gideceğim gün kar yağar uçaklar iptal olur kesin. Ve şu an İstanbul 4 Malmö 8 derece, hoppala! Biz kuzey fantezisi yapalım diye pahalı mahalı dinlemedik her şeye rağmen İsveç'i yazdık ama İsveç'in pastırma yazı yapacağı tuttu. Ama böyle olmaz ama. Neyse çok konuştum, çok uzatmayayım akşam akşam. Şimdi kahve kitap keyfi. Soğuttunuz kahvemi. :)
Beni sosyal medyada eklemeyi de unutmayın:
ayy gülümsettiniz beni ya ne samimi olmuş yazınız öyle :) afiyet olsun bu arada :)
YanıtlaSilBol kahveli kitaplı keyifler o zaman . İsveç için şimdiden başarılar diliyorum.
YanıtlaSilisveçi okumak keyifli olcak :)
YanıtlaSil