Bu hafta sizlere Nişantaşı'ndaki yeni favori mekanınız olmaya aday Juno'yu tanıtmak istiyorum. Lezzetli yemekler, zevkli bir dekorasyon ve sakin bir ortam arıyorsanız, doğru adrestesiniz. Üstelik Nişantaşı'ndaki bazı mekanların üstüne sinmiş snob'luk burada asla yok; hatta daha içeri attığınız ilk adımdan itibaren çok samimi ve sıcak bir atmosferle karşılaşıyorsunuz.
Nişantaşı'ndaki Mim Kemal Öke Caddesi'nde yer alan Juno, her gün saat 11'de açılıyor. Ben içeri girer girmez kafenin zevkli dekorasyonuna bayıldım ve köşedeki kitaplık hemen dikkatimi çekti. Raflarda pek çok yemek kitabı buldum, hemen bazılarını karıştırmaya başladım. Aynı anda duvarlardaki tablolar da dikkatimi çekti. Çok geçmeden öğrendim ki, Juno'nun duvarları dönem dönem çeşitli ressamların işlerine ev sahipliği yapıyor ve beğendiklerinizi satın alabiliyorsunuz. Zaman zaman bazı lansmanlar da düzenliyorlar ve ben de kendi -yeni- kitabımın lansmanı için bir an Juno'yu düşünmedim değil. Yani kafe olmasının yanı sıra küçük bir galeri havası da var Juno'nun. Ayrıca kesinlikle bir kitabevi-kafeye de dönüştürülebilir. Uzun lafın kısası, Juno'daki bu sanatsal çeşitlilik bence harika bir şey. Her gittiğinizde farklı bir şeyle karşılaşabilirsiniz burada. Kısacası sürprizi bol bir mekanda olduğunuzu baştan söyleyeyim.
Juno'ya geçtiğimiz cumartesi günü gittiğimde hava -bugün birden soğuyan yağmurlu havayla hiç alakası yoktu- çok güzeldi, o nedenle içeride değil dışarıda oturmayı tercih ettim. İçerisi ayrı, dışarısı ayrı keyifli. Bu duvarda asılı gördüğünüz tahta parçalarıysa, sıkı durun, bir zamanlar tren raylarıymış! Juno'da böyle hikayesi olan parçalar görebiliyorsunuz yani... Dediğim gibi, sürprizli bir mekan burası ve kendine has bir havası/stili var.
Juno'da hayli çeşitli ve her zevke hitap edecek bir menü mevcut. Burayı hem bir kafe hem de bir restoran olarak düşünebilirsiniz aslında. Ana yemek olarak bonfile, somon ızgara, dil balığı buğulaması, şnitzel, dana pirzola, kasap köfte gibi seçenekler var. Ben tercihimi dil balığı buğulamasından yana kullandım. O ne doğru bir tercihtir öyle! Havuç, patates, defne yaprağı ve limonla harika bir tat yakalanmış. Bir sonraki gidişimde yine yemeyi planlıyorum. 10/10
Juno'da odun fırını var ve bu da pizza yemek için doğru yerde olduğunuz anlamına geliyor. Ben pizza cipollayı severek yedim: karamelize soğan, keçi peyniri ve füme et. Çıtır çıtır, kıtır kıtır bir pizza hamuru. Keçi peyniri gerçekten çok yakışmış. Pizza sevenler için Juno doğru adres. Üstelik daha pek çok pizza alternatifi bulunuyor. 10/10
Mekanın bir de fit menüsü var ki, o da yediğinin kaç kalori olduğuna dikkat etmek isteyenler için çok iyi bir fırsat. Kinoa salatası, bolonez soslu kabak spagetti, otlu omlet, füme somon, brownie gibi glütensiz ve/ya vejetaryen seçenekler bulunuyor bu diyette olanların bayılacağı fit menüde. Ben ılık kabak spagettiyi denedim. Makarna gibi ince ince kesilmiş kabaklara avokado, kinoa, lor peyniri ve pancar eşlik ediyor. Avokadoyu pek fazla seven ve her şeye yakıştıran biri değilim, ama sırf bu yüzden kabak spagettinin lezzetine de haksızlık edemem. Ilık kabak spagetti, daha hafif bir şeyler yemek isteyenler için fit menünün öne çıkanlarından. Görünüşüyle de öne çıkmıyor mu zaten? 8/10
Ve gelelim tatlılara! Şu rengin güzelliğine bakar mısınız... Baştan alalım: Juno'nun menüsü sabit bir menü değil. Her sezon -her üç ayda bir diyelim-, menünün sezona özel lezzetler bölümü değişiyor. Yani menü değişkenlik gösteriyor ve bu da Juno'ya sık sık gitmek için bir sebep aslında. Benim sonundan yakaladığım bu sonbahar sezonunun özel tatlısı, poşe armut tatlısıydı. Menüden kalkmasına bir hafta falan kalmış. Tam zamanında yetişmişim yani! Pekmez, mürdüm eriği, tarçın ve çırpılmış krema ile sıcacık servis edilen bu tatlıyı ben çok sevdim. Övgüyü kesinlikle hak ediyor, sezon menüsünde kalmayıysa asla! Hatta mekanın ortaklarından Ömer Bey'e bu armut tatlısının menüde her zaman olması gerektiğini söyledim. Eğer şu günlerde yolunuz Nişantaşı'na düşerse, Juno'ya gidip bu armut tatlısının tadına kesinlikle bakın. 10/10
Kış sezonu için pek çok yenilik de düşünüyorlarmış. Örneğin armut tatlısının yerine sufleyi getirmeye hazırlanıyorlar, o da eminim çok nefis olacaktır! Ayrıca bal kabağı çorbası ve bir süredir yeni trend olan bu kase olayı da Juno'ya geliyor. Başlıkta Nişantaşı'nın gizli hit'i deme sebebime gelince... Juno, kaldırımdan geçerken bahçe katında yer alıyor. Yani olur da gözden kaçırırsanız diye, yol üstündeki "Juno: Eat, drink, chill" tabelasını dikkatle kollayın. Her türlü damak tadına ve bütçeye hitap eden bu mekanı seveceğinize eminim. Giderseniz bana da yazmayı unutmayın! Son olarak, Juno'yu kendi sosyal medya hesabından takip edebilirsiniz.
Beni sosyal medyadan takip etmek için:
ay hiç birisi çekici gelmedi :( karnım tok diye mi acaba
YanıtlaSilhımmm giderim yeri kolaymış hatırlamadım ismini :)
YanıtlaSil