İstanbul-Trabzon uçağım pazar akşamı 22.55’teydi.
Saatler 22.30’u gösterdiğinde ve mucizevi bir şekilde uçak saatinde hala bir
değişiklik olmadığında, "Oh be!" diye düşündüm. "Bu sefer gecikme yok!" Ama an
itibariyle yanıldığımı fark ettim. Pegasus, her zamanki klasiklerinden birini
gerçekleştirerek yine, yeni, yeniden başarılı bir rötar çalışmasına imza atıp uçak
saatini 23.35’e ertelemişti! Yahu uçak zaten gecenin köründe, bir de
ertelenince, dedim ki ben yatağa 2’den önce giremem! Nitekim öyle de oldu. Uçak
ancak 00.10’da kalkabildi. Uçağa binmesi bir dert, bindikten sonrası bir dert.
Mesela binerken insanlar –özellikle de Trabzon uçuşlarında bunu hep
gözlemliyorum– el bagajlarını baş üstü dolaplarına yerleştirmeden koltuklarına
oturmuyorlar, e bu da hiç ilerlemeyen bir sıra demek oluyor. Benciliz,
saygısızız, düşüncesiziz. Kabul edelim. Uçağa bindikten sonrasıyla ilgili
olarak da şöyle bir durum var: Güç bela uçağın içine binmeyi başarıyorsunuz,
“Hah, kendimi koltuğa atabildim çok şükür!” diye düşünüp rahatlıyorsunuz, fakat
bu sefer de uçağın içinde beklemeye başlıyorsunuz! Uçak, sırası gelmediği için
kalkamıyor, en fazla pistte başıboş dönüp durarak bize de ha kalktı ha kalkacak
diye düşündürüyor. Bir keresinde, tam 45 dakika boyunca uçağın içinde
kemerlerimiz bağlı bir vaziyette uçağın kalkmasını beklemiştik ve firma yine
Pegasus’tu.
Aslına bakacak olursak, her uçak firması rötar
yapabiliyor. Rötar artık uçak yolculuğunun bir parçası olmuş durumda. Ama mesela
Anadolu Jet’in yapmış olduğu rötarın sinirini, ki benim durumumda buna bir de
uykusuzluk eklenmiş oluyor, ikram ettiği çay ve kekle unutabilir ya da
azaltabilirsiniz. Pegasus’ta ise böyle bir durum yok. İkramı yok yani. Bilmem
kaç “fitteyken” para verip sandviç
alasım da hiç gelmiyor benim.
Sevgili arkadaşlar, şu anda belki de
bavulunuzu toplamış havaalanına doğru yol alırken tabletten
okuyorsunuz bu yazıyı. Umarım ki siz rötarsız ve ikramlı bir uçak yolculuğu geçirirsiniz.
Not: Bu yazıyı havayolunuz Pegasus’ken okuyorsanız
her türlü “Moralimizi bozdun!” mail’ine açığım.