Gerçek aşkı bulmak… Hepimiz onu arıyoruz, değil mi? Yoo, bazılarımızın hiç de böyle bir derdi yok. Hatta belki de sadece küçük bir azınlığımız gerçek aşkın peşinde. Nereye baksak insanlar “Önce öpüşelim de, sonra tanışırız” zihniyetinde. Dahası, tanışmayı istemiyor bile. Hızlı tüketilen fast food gibi görüyor karşısındakini. Kişiyi tanımaya emek harcamak istemiyor. Seni tanımakla mı uğraşacağım, bana istediğimi ver, alıp gideyim diyor. Yok eğer bunu sen kabul etmiyorsan, kolayı var, gelsin sıradaki! Ne kadar ilkel, ne kadar duygusuz, ne kadar vahşice geliyor kulağa. Önce tanışalım, sohbet edelim, dünya görüşlerimizi paylaşalım, ortak ilgi alanlarımızdan bahsedelim, bakalım birbirimizden hoşlanacak mıyız, beraber zaman geçirmek isteyecek miyiz, bunu bir anlamaya çalışalım diyen insan sayısı çok az. Çünkü derdi bu olan yok gibi. Elbette ben varsam, sen varsan, böyle insanlar da bir yerlerde var demektir, ama nerede? Yolumuz o insanla nasıl kesişecek? Yoksa aynı kitapçıda, kafede, otobüste rastlaştık da, birbirimizi haberimiz olmadan ıskaladık mı? Niyeti bu olan insanlar kalabalıkların içinde yalnız kalmış, bir türlü birbirine ulaşamamış. Günümüzdeki ilişkilerin sığlığından, çirkinliğinden, bayağılığından şikayet ede ede, küsmüş, içine kapanmış. Evet, derinlikli bir şeyler, bedeni değil, ruhu tatmin edecek gerçek bir ilişki bulmaya çalışmak hayli güç. Çoğunluk günübirlik hazların peşinde koşarken, birlikte anlam bulacağı kişiyi, gerçek aşkı arayanın sayısı pek az. Veya artık umudunu o kadar yitirmiş ki, o da pes etmiş, diğer tarafa geçmiş. Ne yazık ki böyle bir dönemde yaşıyoruz (ya da belki de her dönemde bu böyleydi - gel gör ki izlediğimiz diziler bile artık bu duygusuz, aşksız, sadece beden üzerinden ilerleyen ilişkiler üzerine kurulmaya başladığına göre şimdilerde her şey daha vahim) ve bunu kabul etmeyenlerimiz için aşk ilişkileri özelinde hayat pek de kolay değil gibi. Ama biz duruşumuzdan, doğrularımızdan ne olursa olsun vazgeçmeyeceğiz. Zira umut var. Umut hep var. Elbette bizim gibi düşünen insan, oralarda bir yerlerde. Aşkı bulacağız. Aramakla bulunmaz, ama bulanlar da arayanlardır. Bunun için öncelikle bu niyetle yola çıkmak gerek.
KAFADERGİ!
2009'DAN BERİ TELEVİZYON, KİTAP, EDEBİYAT, SEYAHAT, ŞEHİR, POPÜLER KÜLTÜR HAKKINDA YAZILAR VE HİKAYELER YAZAN BİR KAFADAN ÇIKAN SESLER... BLOG'UM 15 YAŞINDA!
24 Mayıs 2024 Cuma
17 Mayıs 2024 Cuma
İMZA GÜNÜNDEN...
6 Mayıs 2024 Pazartesi
12 MAYIS'TA SUADİYE REMZİ KİTABEVİ'NDE İMZA GÜNÜME BEKLERİM
Heyecanlıyım, çünkü 12 Mayıs
Pazar imza günümde buluşuyoruz. Eğer bir maniniz yoksa tanışmaya, sohbet
etmeye, anı biriktirmeye Suadiye Remzi Kitabevi'ne bekliyorum. Görüşmek üzere!
22 Nisan 2024 Pazartesi
İMZA GÜNÜ
Henüz daha vakit var ama ön duyuruyu yapmış olayım: 12 Mayıs pazar günü Remzi Kitabevi'nde (Bağdat Caddesi, Suadiye) 15.00-17.00 saatleri arasında Benim Küçük Şaheserim imza günüm olacak. Beklerim :)
Orada görüşmek üzere!
Benim Küçük Şaheserim’e ulaşabileceğiniz bazı internet siteleri:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-kucuk-saheserim/677014.html&manufacturer_id=184576
https://www.hepsiburada.com/benim-kucuk-saheserim-mert-ofluoglu-pm-HBC000061QD9K
Okuyanlarınızın kitapla ilgili yorumlarını heyecanla, merakla, şevkle bekliyorum. Geçtiğimiz günlerde Oksijen Gazetesi'ne verdiğim röportajda bir soru vardı, o soruya şöyle yanıt vermiştim:
"Yazarlar için olabildiğince çok okura ulaşmak elbette
önemli. Neticede bir kitabı yayımladığımızda okurla buluşmasını arzuluyoruz.
Okur yorumları, geri dönüşler bu anlamda besleyici ve kamçılayıcı oluyor. Ne
var ki böylesine kitap bombardımanına tutulduğumuz ve raflarda hep aynı üç beş
kitabın yer aldığı günümüz şartlarında görünür olabilmek çok zor."
O nedenle, sizin yorumlarınız, düşünceleriniz çok önemli... Çok kıymetli...
19 Nisan 2024 Cuma
KİTAP ALINTISI
"Yazın son günleri, insanın dünyayı değiştirebileceğine dair hâlâ içinde umut taşıdığı günlerdir. Ama ne zaman ki mevsim döner, işte o vakit değil dünyayı, kendini bile değiştirebilmenin mümkün olmadığının ayırdına varır insan."
Benim Küçük Şaheserim’e ulaşabileceğiniz bazı internet siteleri:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-kucuk-saheserim/677014.html&manufacturer_id=184576
https://www.hepsiburada.com/benim-kucuk-saheserim-mert-ofluoglu-pm-HBC000061QD9K
Okuyanlarınızın kitapla ilgili yorumlarını heyecanla bekliyorum.
Sevgiler,
Mert
7 Nisan 2024 Pazar
MERT OFLUOĞLU BENİM KÜÇÜK ŞAHESERİM GAZETE OKSİJEN RÖPORTAJ
Benim Küçük Şaheserim'le ilgili Gazete Oksijen’in sorularını yanıtladım. Röportajın tamamını Oksijen Gazetesi’nin web sitesinden okuyabilirsiniz.
Bir soru ve cevabımı buradan paylaşayım: Benim Küçük Şaheserim günümüz yazı ve okur dünyasına eleştiriler içeriyor. İyi bir okur sizin için ne ifade ediyor?
"Okur olmak zor, iyi bir okur olmak daha da zor bir iş. Kitapta Ali Cengiz şöyle diyor: 'Ne okuduğun konusunda daha seçici olman gerekir. Ve neyi okumaman gerektiğine dair de daha bilinçli olmalısın. Kötü romanların böyle bir tehlikesi vardır: O kadar bayağıdırlar ki okurun estetik zevkini alaşağı ederler. Ama öyle bir kitabı okuyarak âdeta lanetlenen okur, daha çok kötü roman okumak uğruna iyi edebiyattan bile feragat eder.' İyi okur, nitelikli metinleri bulup okuyan okurdur. Tabii günümüzde bu iş giderek zorlaştı. Her geçen gün bir sürü kitap çıkıyor ve okur da risk almak istemiyor. Dönüp dolaşıp iyi olduğundan emin olduğu eserleri, klasikleri okuyor. Yeni bir yazar ve roman keşfetme derdiyle uğraşmaktan kaçıyor. Bense tam tersi, kıyıda köşede kalmış, hiç kimsenin okumadığı romanları arar bulurum. Zaten Benim Küçük Şaheserim'in çıkış noktası da biraz buydu."
Benim Küçük Şaheserim’e ulaşabileceğiniz bazı internet
siteleri:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/benim-kucuk-saheserim/677014.html&manufacturer_id=184576
https://www.hepsiburada.com/benim-kucuk-saheserim-mert-ofluoglu-pm-HBC000061QD9K
Okuyanlarınızın kitapla ilgili yorumlarını heyecanla
bekliyorum.
Sevgiler,
Mert
2 Nisan 2024 Salı
BİR KİTABI NEDEN YARIDA BIRAKIRIZ? / IRIS MURDOCH ve SUSAN SONTAG KİTAP YORUMU
Iris Murdoch önemli bir felsefeci ve yazar. Kendisiyle tanışma kitabım olan Rüya Sakinleri’ni ise maalesef pek beğenemedim. Kitap, ölüm döşeğindeki Bruno’nun oğlu Miles’ı son bir kez görme isteğiyle açılıyor. Ancak sonrasında konu dağılıyor ve diğer pek çok karakter arasında tutarlıdan ziyade tutarsızca ve inandırıcılıktan uzak bir şekilde gelişen aşk hikayelerini okumaya başlıyoruz. Temelsiz, pat diye gelişiveren aşklar bunlar. Bruno’nun damadı Danby, Yalı Çapkını’nın İngiltere şubesi gibi, evin hizmetçisi Adelaide ile, sonra Miles’ın eşi Diana ile, sonra Diana’nın kız kardeşi Lisa ile flörtleşmeye, aşk yaşamaya başlıyor. “Ya tutarsa” misali kitaptaki her kadın karakter ile yakınlaşmaya çalışıyor ve bunu başarıyor da. Kitapta varoluşa dair saptamalar ve sorular da var, bunları okumak keyifli. Roman olaraksa beni tatmin etmedi. Olay örgüsünde aradığım lezzeti ve karakterlerde aradığım derinliği bulamadığım için, Rüya Sakinleri’ni yarıda bırakıverdim. Ancak pek çok eser vermiş olan yazarı bu kitabıyla değerlendirip bir kenara bırakmayacağım ve başka kitaplarını da (ileride) okuyacağım. Murdoch’un tüm kitapları Ayrıntı Yayınları’ndan çıkıyor.
Yarıda bırakmak durumunda kaldığım bir diğer kitap da, Susan Sontag’ın Can Yayınları’nın Can Modern dizisinden çıkan Ölüm Tüneli romanı oldu. Bu romanı yarıda bırakma sebeplerimden birinin, haletiruhiye olarak yanlış bir zamanda okumak olduğuna inanıyorum. İş yoğunluğu, kış havası, stresli zamanlar derken üstüne bir de karamsarlık ve depresiflik kokan satırlardan oluşan Ölüm Tüneli eklenince, “Hayatımda bu kadar fazla negatifliğe yer yok” dedim ve kitabı yarısına bile gelmeden bıraktım. Kitabın çıkış fikri oldukça ilginç aslında: İş gezisi için trene binen Dalton, tren tünelde arızalanınca trenden iniyor ve demiryolu işçisiyle tartışarak onu öldürüyor. Peki bu olay gerçekten yaşandı mı yoksa yaşanmadı mı? Sorunun yanıtını ben de merak ediyorum ama dediğim gibi, kitaba (şimdilik) devam edemedim. Konu itibariyle hayli kasvetli olan bu kitap belki de güneşli bir yaz gününde okunmalı.
Peki sizin şu sıralar yarıda bıraktığınız bir kitap oldu mu?
GERÇEK AŞKI BULMAK: HAYAL Mİ, YOKSA ÜMİT VAR MI?
Gerçek aşkı bulmak… Hepimiz onu arıyoruz, değil mi? Yoo, bazılarımızın hiç de böyle bir derdi yok. Hatta belki de sadece küçük bir azınlığı...
-
Şimdi sizleri Trabzon'a götürüyorum... En sık gittiğim altı harika kafeye... Gerek menüleriyle gerek atmosferleriyle muhteşem mekanla...
-
Bu yazı blog taslaklarında tam bir yıldır bekliyor. Elbette yarım bir şekilde, tamamlanmayı bekliyor. Ben güya bir yıl önce, 2015 yazınd...
-
Her sezon iddialı projelerle evlerimize konuk olan Bennu Yıldırımlar’la, "Buluşma Yeri" adlı oyununun bu sezonki son gösterimin...