2009'dan beri edebiyat, televizyon, sinema, tiyatro, popüler kültür, seyahat ve günlük hayat yazıları...
6 Ekim 2014 Pazartesi
ANTİK KUNTİK ÖYKÜLER VOL.1
Ormanda kuşlar ötüşüyordu. Ağaçların dalları arasında uçup duran mavi kelebekler tatlı hışırtılar çıkarıyordu. Topraktaki iri karıncaların sesini duyabiliyordum.
Kulaklarım çok hassastı benim. Ama ormanın büyüsü yolumdan alıkoyamazdı beni.
Nihayet ormandan çıktığımda göle ulaştım. Gölün kıyısında sandallar vardı. Sandallardan birinde saçları altın sarısı olan genç bir kız oturmuş, ismini bilmediğim telli bir çalgı çalarak şarkı söylüyordu. Daha doğrusu hafifçe mırıldanıyordu. Şarkı, sevdiği erkeğin savaştan geri dönmesini bekleyen bir kızla ilgiliydi. Bu kız belki de o kızdı. Bilmiyordum.
Kızın beni görmemesi için sessizce ağaçların arasından dolaştım. Gölün bir başka koyuna geçip biraz yüzdüm, balıkların yanına daldım, çıktım. Renkleri açık mavi ve pembe arasında değişen kristalimsi taşlar toplayıp belimdeki keseye koydum.
Tekrar eski yoluma geri dönmek için sandalların olduğu tarafa gittim. Demin gördüğüm kız şimdi yoktu ama telli çalgısı sandalın kenarından suya doğru sarkıyordu. Giysilerini çıkarıp küreklerin üstüne asmıştı. Kız gölde yüzüyordu. Beni görmemesi için çabalayarak yeniden ormana girdim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Kitap söyleşim nasıl geçti?
Dün, Remzi Kitabevi’nden çıkan romanım Benim Küçük Şaheserim çerçevesinde, kitaptaki olay örgüsü ve karakterleri, yazar ve okur olmayı, edeb...

-
Şimdi sizleri Trabzon'a götürüyorum... En sık gittiğim altı harika kafeye... Gerek menüleriyle gerek atmosferleriyle muhteşem mekanla...
-
Bu yazı blog taslaklarında tam bir yıldır bekliyor. Elbette yarım bir şekilde, tamamlanmayı bekliyor. Ben güya bir yıl önce, 2015 yazınd...
-
Onlar her yerdeler! Sağımızda, solumuzda, üstümüzde, altımızda, yanımızda, diğer yanımızda! Neden mi bahsediyorum? Tabii ki A 101, BİM ve Ş...
sonra noldu yaa :)
YanıtlaSilantin kuntin beee :)