2 Ekim 2022 Pazar

KİTABA HÜRMET, YAZARA EDEP!

Nurullah Ataç, 1934 tarihli Kitaba Hürmet yazısında, parasını kitap almaya harcamak istemeyenlere hitaben şöyle yazıyor:

"Beğendiğiniz bir romanın şahısları ile tanışmak yüz elli kuruş mu eder? On kuruş verip bu mecmuayı aldınız: Birtakım resimler gördünüz, yazılar okudunuz, belki bir şey öğrendiniz, belki düşüncelerinize uymayan sözlerle karşılaşıp sinirlendiniz ve bu suretle belki kanaatleriniz biraz sarsıldı veya kuvvet buldu. Bütün bunlarla o on kuruş arasında, sorarım size, bir nispet kurmak imkanı var mı?

Hayır, siz yüz elli kuruşla bir kitabın, on kuruşla bir mecmuanın hakiki değerini vermiş olmuyorsunuz. Zaten hiçbir kitabın, yazının para ile ölçülecek bir değeri yoktur. Verdiğiniz para bir iştirak bedelidir. Kitabın yazılmasını, mecmuanın çıkmasını mümkün kılmak isteyenlerin arasına karışıyorsunuz." 

Söylemeye bile gerek yok: Kitaplara paha biçilemez. 

Ama öyle ki, Starbucks gibi seri üretim yapılan kahvecilerde sonu bucağı görünmeyen kahve kuyruklarında bekleyip bir kahveye 35-40 lira verirken hiç gocunmuyoruz da, sıra kitap almaya gelince oldukça tereddütlü davranıyoruz. İstiyoruz ki biz o kitaba para vermeyelim de birisi o kitabı bize bedavaya versin.

Kibarlık gereği biz diyorum, toplumdan bahsettiğim için. Yoksa ben ve muhtemelen sen, hiç de öyle değilsin, sevgili okur.

Sosyal medya, bir kitaba bedava yoldan ulaşmak isteyen kolaycılarla dolu. 

Mesaj kutum, "Kitabınızı gönderin, okuyup yorum yapalım" diyen sözde "okur"larla dolup taşıyor.

Bunlar, maddi güçlük nedeniyle kitaba ulaşamayan değil, kitaba canı istemediği için harcama yapmak istemeyen insanlar. 

Paraları var ama, o parayı kitaba vermek istemiyorlar. "Nasıl olsa sosyal medyada 3-5 bin takipçim var, bana bu kitabı bedava gönderirler" diye düşünüp, üşenmeyip, üşenmeyi de geçtim, yüzleri kızarmayıp, yayınevine filan bile değil, bizzat yazarın kendisine mesaj atıyorlar.

Bir yazara gidip "Bana kitabını gönderirsen okurum" demek, bir oyuncuya ya da yönetmene gidip "Bana sinema bileti verirsen filmini izlerim" demek gibi bir şey.

Okuma kardeşim, benim senin benim kitabını okumana ihtiyacım yok.  

Ve demek ki, senin de o kitabı okumaya ihtiyacın yok...

Daha geçen gün, yine bir benzerini yaşadım: 

Daha doğrusu, bu sefer öyle bir şey yaşadım ki, böylesi daha önce hiç başıma gelmemişti!

Instagram'da kitap sayfası olan bir "okur"dan bana önce, şöyle övgülerle dolu bir mesaj geldi:

"Kitaptaki cümleler ve betimlemeler için kaç gece uykusuz kaldığınızın, yeri geldiğinde burası olmamış deyip tekrar baştan başladığınızın, binbir emekle yazdıklarınızın değerini bilmeyenler romanlarınızı okumasın. Okurun yemek misali doyan midesinin yanında beynine inmek adına cebelleştiğinizin karşılığı eşittir basit lanet rakamlardan ibaretse, okuyorum diyenler gerçekten okumasın! Amacı gerçekten okumak olanlar destek olur!"

Bu iddialı ve yersiz bir şekilde sivri cümlelerle dolu mesajın üstünden çok değil, sadece birkaç gün geçtikten sonra, bu "okur", herhalde bir önce yazdıklarını unutmuş olacak ki, bu sefer de şöyle yazdı:

"Yeni kitabınızı gönderin, okuyup profesyonel yorum yapayım." 

Ne denir ki... Şaştım kaldım...

Yayıncılığın zaten ekonomik kriz nedeniyle zor bir dönemden geçtiği ve benim gibi genç bir yazarın bir sonraki kitabını basacak bir yayınevi bulup bulamayacağı konusunda bile umutsuzluk yaşamaktan neredeyse yazmaya dahi odaklanamadığı şu günlerde, insan hiç değilse "okur"lardan samimi bir destek bekliyor.

Ama herkese de okur dememek lazım.

Okumak, son derece ciddi bir iştir. 

Gerçek okurlar çok şükür o manevi desteği her zaman veriyor da, kendini yükseklerde gören, amacı okumaktan ziyade trendlere uyum sağlamak olan bazı sosyal medya "okur"ları böyle abuk subuk taleplerle ve dengesizliklerle gelebiliyor. 

O nedenledir ki, Nurullah Ataç'ın başlığına ben de naçizane şöyle bir ekleme yapmak isterim:

Kitaba hürmet, yazara edep!

Kitap linkleri (tıklayın)

twitter.com/ofluoglumert

instagram.com/ofluoglumert 

4 yorum:

  1. Merhaba Mert...
    Uzun zamandır takip ediyorum sizi...
    Umarım yazdıklarınızı bir gün kağıt ve mürekkep kokuları arasında ellerinizin arasında tutabilirsiniz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,
      Önemli gelişmeleri atlamışsınız o zaman :) İlk kitabım 2015'te yayımlandı bile: https://www.kitapyurdu.com/yazar/mert-ofluoglu/184576.html
      Sevgiler :)

      Sil
  2. ataç çok iyi bir ustamız yaaa :)

    YanıtlaSil
  3. emeğe saygı duyulmalı, emek görülmeli...

    YanıtlaSil

Gmail hesabı olmayanlar, anonim seçeneği ile yorum yapabilir... Yorumlarınız için çok teşekkür ederim!

İMZA GÜNÜ

Henüz daha vakit var ama ön duyuruyu yapmış olayım: 12 Mayıs pazar günü Remzi Kitabevi'nde (Bağdat Caddesi, Suadiye) 15.00-17.00 saatler...